Odaklanmak

 

Tiktok ve Reels çağında, attention span’imiz dakikalara inmişken ve BigTech dopamin devrelerimizi inek gibi sağarken…Odaklanmak, devrimci bir eylemdir.

Tiktok ve Reels çağında, attention span’imiz dakikalara inmişken ve BigTech dopamin devrelerimizi inek gibi sağarken…

Odaklanmak, devrimci bir eylemdir.

Devrimler kanlı olur. Başta odaklanmak da zordur. Fakat Mihaly Csikszentmihalyi’nin Flow state olarak adlandırdığı o mental state’e girdiğinizde, devrimsel anlamda Sefiller müzikalinin şu ünlü Red and Black‘ini söyler gibi bulursunuz kendinizi.

Fromm’a göre insan odaklanmaktan kaçar, çünkü kendisini kaybetmekten korkar. Fakat derinine indiğimizde odaklanmak, Fromm’un “olmak” sınıfında değerlendirdiği, yani aktif, etken bir fiildir. Nasıl ki Frommcu bağlamda “sahip olmak” fiilleri nekrofili ve pasiflik getiriyorsa, bir “olmak” fiili olan odaklanma biofili ve canlılık getirir.

Buyrun bakın Fromm ne demiş:

Ortalama konuşmalara kulak kabartan herkes sohbetteki konuya ve karşıdaki insana ne kadar az odaklanıldığına kesinlikle tanık olacaktır. İnsanlar yalnız başına kaldıklarında da herhangi bir şeye odaklanmaktan uzak dururlar. Hemen bir gazete veya dergi kapıp gerçek odaklanma gerektirmeyen sayfaları kolayca okurlar.

Odaklanmanın bu kadar ender görülen bir olgu olmasının sebebi, insanların iradelerini tek bir şeye yöneltmemeleridir: odaklanmaya değer hiçbir şey yok, çünkü tutkuyla peşine düşülen hiçbir amaç yok. Bununla beraber işin içinde başka şeyler de var. İnsanlar odaklanmaktan korkuyorlar çünkü bir kişiye, bir fikre, bir olaya dikkatlerini fazlaca verirlerse kendilerini yitirmekten endişeleniyorlar. Benlikleri ne kadar zayıfsa, benliklerinin dışında bir şeye odaklanma edimi için de kendilerini kaybetme korkuları da o kadar büyük oluyor. Sahip olma eğilimi baskın olan bir kişide kendini kaybetme korkusu, odaklanmaya karşı işleyen ana faktörlerden biridir.

Son olarak, odaklanmak meşguliyet değil de ruhsal etkinlik gerektirir ve meşguliyetin başarının anahtarı olduğu günümüzde ruhsal etkinlik nadir görülen bir şeydir.

İnsanların odaklanmaktan korkmalarının başka bir nedeni daha var: Odaklanmanın çok zahmetli bir iş olduğunu ve çabucak yorulacaklarını düşünüyorlar. Aslında bunun tam tersi doğrudur; nitekim bunu kendinizde de gözlemleyebilirsiniz. Odaklanma eksikliği kişiyi yorarken, odaklanma canlandırır. Bunda gizemli bir taraf yoktur. Odaklanılmadan yapılan bir faaliyette enerji harekete geçmez, çünkü düşük düzeyde bir enerji, işi görmeye yeter. Hem ruhsal hem de fizyolojik yanı olan enerjinin harekete geçirilmesi, kişinin kendini canlı hissetmesini sağlar.