Fromm’un Yeni İnsan’ı, “sahip olmak” yerine “olmak” modalitesi ile düşünen, çalışan, ve yaşayan insandır. Kitabında bu insanın sahip olduğu / olması gereken özelliklerini aşağıdaki pasajda sıralar.
Kurulmak istenen yeni toplumun temel görevi, karakteri aşağıdaki özellikleri taşıyan yeni insanın doğuşunu sağlamak ve desteklemektir:
- “Olabilmek” için “sahip olmak” kökenli tüm davranış biçimlerinden vazgeçmeye hazır olmak.
- Güven duygusunun, benlik bilincinin ve kendine güvenin insanın kendi olgunluğu sonucu doğması gerekir. Doğaya ve insanlara, “sahip olmak” tutkusunun getirdiği kendini kılmak, her şeye hâkim olmak ve bunun sonucunda kendi mal ve mülkünün kölesi haline gelme eğilimlerinin dışında; ilgi, sevgi ve dayanışma ile bakmayı ve öyle davranmayı bilmek.
- Yaşamımıza kendi dışımızda hiç kimsenin bir anlam veremeyeceğini fark etmiş olmak. Bağımsızlığın ve “hiçliğin”, vermek ve bölüşmek eylemlerine adanmış tam bir aktivitenin önkoşulları olduğunu bilmek ve kabullenmek.
- İnsanın her an ve her bulunduğu yerde, kendini tam olarak gerçekleştirme yeteneklerini kazanması.
- Sevincini istifçilikte ve başkalarının yarattıklarını sömürmekte değil, vermekte ve paylaşmakta bulmak.
- Yaşama ve onun her türlü belirsizliğine karşı saygı ve sevgi duymak. Ne eşyaların ne de iktidarın kutsal olmadığı, tek değerli şeyin yaşam ve onun gelişimini destekleyen öğeler olduğunun bilincine varmak.
- İhtiras, nefret, kıskançlık ve tutkuları en alt düzeye indirmeye çalışmak.
- Putlardan ve hayallerden arınmış, onlara tapınma, yani kendini aldatma ihtiyacını duymayacak bir olgunluk düzeyine ulaşmış olmak.
- Herkesin kendi sevmeye ve eleştirel düşünce yeteneklerini geliştirmeye çalışması gerekliliğine inanmak.
- Narsisizmi (kendini sevmeyi) aşarak, insan varoluşunun sınırlarını ve kısıtlılığını kavramak.
- Yaşamın en yüce amacının, her bireyin kendisinin ve diğer insanların kişiliklerinin gelişip, güçlenmesi olduğunu kabul etmek.
- Bu amaca ulaşmak için, disiplin ve gerçeği tanımanın gerekli olduğunu bilmek.
- Gelişim, ancak genel bir yapı içinde değerlendirildiği zaman değerlidir. Ayrıca “yapı”nın canlılığın, “düzen”in ise cansızlığın ve ölümün bir sıfatı olduğunu bilmek.
- Fantezi gücünü, dayanılması güç koşulların ağırlığından kaçmak için değil, gerçekçi imkânların önceden düşünülmesi yolunda geliştirip, kullanmak.
- Başkalarını yanıltmamak, ama başkalarının da bizi yanıltmasına izin vermemek. Çok duygusal ve çocuksu olmamaya da dikkat etmek.
- Kendini tanımak. Yalnızca bilinçli yönlerini değil, insanın kendi içinde büyük bir bilgi potansiyeli taşıdığını bilerek, bilinçdışını da tanımaya çalışmak.
- Kendini tüm canlılarla bir hissetmek ve bu nedenle doğaya egemen olma, ona tecavüz etme, dengesini bozma ve onu sömürme gibi tutkularından vazgeçerek, onu anlamaya ve onunla işbirliğine girmeye istekli olmak.
- Özgürlüğü, istediğini yapmak olarak değil, insana kendisi olabilme şansının verilmesi olarak değerlendirmek gerek. Özgürlük, sınırsız ihtirasların bir demeti biçiminde ele alınmamalıdır. Onun daha çok, gelişim ve çöküş, yaşam ve ölüm gibi ayrı kutupların ince bir sanatla dengelenmesi sonucunda oluşan bir yapı olduğunu fark etmek.
- Kötülüğün ve yıkıcılığın, gelişimin engellenmesi sonucunda doğduğunu bilmek.
- İnsanların ancak çok azı, bu sıralanan niteliklere ulaşarak mükemmel olmuşlardır. Ama “bu amaca erişmek” tutkusunun da, aslında amaca ulaşmayı engelleyen ihtirasın başka bir biçimi olduğunu unutmamak.
- Sürekli gelişen bir canlılık içinde mutlu bir yaşam sürmek (yani insanın elinden geldiğince bilinçli ve yoğun yaşaması öylesine doyurucudur ki, böyle yaşayan birisi için, bazı hedeflere ulaşılıp ulaşılmaması çok önemli olmaktan çıkar).
– Erich Fromm, Sahip Olmak ya da Olmak, sf. 212-213-214